30 Mart 2010 Salı

Kütüphane ( Senelerce Senelerce Evveldi )

Cemil Meriç Jurnal'de: "Zamanı saçlarından yakalamak yayındandan çıkan oku tutmaktan güç!" diyor. Gerçekten öyleymiş ki en son kitap mailini bundan tam bir ay önce atmışım. Bir ayda sadece bir kitap okuyabilmiş olmak üzüntü verici ancak en azından bir kitap daha okuyabilmiş olmak sevindirici.

Aslında kitaptan önce yazarından ve bugüne kadar okuduğum kitaplarından kısaca bahsetmek isterim. Selçuk Altun , Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik okumuş, yıllarca bankalar da yöneticilik yapmış. Ama bu arada durmamış biriktirmiş, durmamış yazmış. İlk okuduğum kitabı Oktay Rıfat'ın meşhur şiirinden ismini alan Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir. İkinci kitabıysa aynı kitabın devamı olan " Bir Sen Yakınsın Uzak Kalınca. Derken efendim Annemin Öğretmediği Şarkılar ve en son Senelerce Senelerce Evveldi. Selçuk Altun öyle Sefiller 'i, Tutunamayanlar'ı anlatan bir yazar değil. O karakterlerinin iyi tahsilli olmasına, klasik müzik sevmesine, kitap ve sanata tutkun olmasına ve mümkünse babadan kalma ya da havadan bir yerlerden gelme servet sahibi olmasına dikkat ediyor. Entellektüel birikimi, parası ve bol vakti olan bu insanları kimi zaman dünyanın en iyi yazarının, kimi zaman bir Edgar Allan Poe hikayesinin peşinde dünyanın bir ucundan diğerine sürüklüyor .

Gelelim kitaba, kitap 30 yaşına kadar özetlenmiş bir hayat hikayesiyle başlıyor. Karakterimiz Kemal Kuray' ın hayatı 30 yaşında kullandığı F-16 uçakla kaza yapması ve askeri görevinde gözden düşmesiyle bir anda değişiyor. İşte ondan sonrası bir Edgar Allan Poe hikayesi tadında. Kemal bir başkasının yazdığı bir hikayenin parçası olduğunu bilerek yeni yolunda ilerlemeye başlıyor. Kitapta karşınıza çıkan her karakterin yaşam öyküsünü ve kırık dökük aşklar haritasını bulacaksınız. Yolun sonunda sizi bir soru karşılayacak; Göz gör(e)meden gönül sever mi ?

Kitaptan alıntılar da yapmak istiyorum zira bunlar kitabı satıyor:

" Gelecek geçmişi aratmayacak " diyor İçimdeki Ses. Ona inansam mı? Ölümden dönerken yaşama küsmek, sınav değilse ödül müdür? Müzik tutkumdan ürkünce de uyarmıştı İçimdeki Ses. Bir ney taksimiyle irkildiğimde, beş yaşındaydım. Halama dönüp, "Bu konuşan Allah Baba değil mi ? " demişim.

***

Cennet/Cehennem, Geçmiş/Gelecek ve Gündüz/Gece koordinatlarını kucaklayarak kendimi bir tefekkür labirentine attım. Bu çıkmazdan kurtulduğumda; artık bir Poe karakteriydim.Rolümün hakkını verebilmem için maddi açıdan da kudretli olmak ve sırtımda ki gizem pelerinini asla çıkarmamam gerekti.

***

"Sana bir mesajım var genç hemşerim; hayatında unutulmaz bir kadın olmayan bir erkek , bu dünyada yaşamamış, var olmuştur."

12 Şubat 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder