Eskiden insanlar için en güzel duanın “Allah iyilerle
karşılaştırsın!” olduğunu düşünürdüm. Bugünlerde ise sanırım en güzeli: Allah
devlete muhtaç etmesin!
Pandemi yüzünden birçok sektör çalışamaz hale geldi ve
birçok insan işsiz kaldı. Benim yaşadığım şehirde yaklaşık 7000 kişi daha işsiz
kalmış. Hemen korkmayın ben Türkiye’de yaşamıyorum. Ancak genç işsizliğin %40
civarı olduğu bir şehirde 7000 kişinin daha işsiz kalmış olması oldukça büyük
bir kriz.
Sanırım bu noktada biraz nerede yaşıyorum ve burada
pandeminin boyutları nedir anlatmam gerekiyor. Yaklaşık iki yıldır Bosna Hersek’in
başkenti Saraybosna’da yaşıyorum. Ülkenin demografik yapısı ve yönetim biçimi
oldukça karmaşık. Bu sebeple yerel halk alınan önlemler konusunda geç
kalındığını düşünüyor. Ancak birazdan anlatacağım, Türkiye’de alınan tedbirler
buradaki önlemlerin yakınından bile geçemez.
Üç ayrı demografiye bağlı yöneticilerin olduğu, kantonlara
ayrılmış ve çokta güçlü olmayan bir ülkenin aldığı tedbirler aslında oldukça
radikal. Öncelikle burada da okullar tatil edildi. Ancak bununla yetinilmeyip
0-18 yaş aralığında çocuk ve gençlere sokağa çıkma yasağı getirildi. Yine 65
yaş üzerindeki yaşlılar için sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bitmedi, son iki
haftadır Sarajevo kantonunda 18.00 – 05.00 arasında genel sokağa çıkma yasağı
uygulanıyor. Bu Sırp Cumhuriyeti kantonlarında 20.00 – 05.00 . Ülkedeki umuma
açık tüm restoran ve kafeler kapatıldı. Sadece paket servis yapan yerler
çalışabiliyor, tabi belirli koşulları sağlamak kaydıyla.
Alınan bu tedbirler diğer iş kollarının da durmasına sebep
oldu. Sarajevo’nun kalbi olan Baş Çarşı ve en işlek caddesi olan Ferhadija
bugünlerde neredeyse boş. Sadece marketler,fırınlar ve eczaneler çalışıyor.
Ayrıca alışveriş merkezleri de kapalı. Bazı marketlere dahi eldiven ve maske
kullanmıyorsanız giremiyorsunuz. Bir nevi hayat durdu diyebiliriz.
Biraz da ülkede pandemi ne durumda onu anlatayım. İlk
vakalar 4 Mart tarihinde diğer Avrupa ülkelerinden geliş gidişlerin oldukça
yoğun olduğu Banja Luka şehrinden çıktı. Aslında oldukça uzun bir süre Covid_19
hastası sadece 7 kişi vardı ve bu kişilerin çevresindeki kişiler gözetim
halindeydi. Ancak salgının boyutlarının oldukça büyük olduğunun anlaşılması her
ülkede olduğu gibi bazı insanları harekete geçirdi ve birçok insan evine
dönünce başka vakalar ortaya çıkmaya başladı. Alınan önlemlerin hızlı yayılmayı
engellediğini söylemek mümkün.
1 Nisan itibariyle toplam 457 vaka var ve bu kişilerden 13
tanesi vefat etti. Şuan durumu kritik olan 1 kişi var. Aslında hızlı ilerleme
olmamasında nüfusun yoğun olmaması da etkili olabilir. Ancak söylemeliyim ki devletin
tedbirlerinin öncesinde insanların kişisel refleksi ve sanki daha önce prova etmiş
gibi tedbirleri uygulamaları muazzamdı.
Hala sağlıklı olduğum için minnettar olmakla birlikte
pandemi eğer tahminlerimizden fazla uzarsa o zaman olabilecekler konusunda
biraz endişeliyim. Çünkü hayat durunca ekonomide duruyor. Hayat duruyor ama
kiralar, faturalar, ihtiyaçlar artarak devam ediyor. Ancak karamsarlığa da
kapılmıyorum tabi, yaşıyorsak hala yapabileceğimiz bir şeyler mutlaka var. O
yüzden bu süreci sağlıklı bir ruh haliyle atlatıp önümüze bakmamız gerektiğine
inanıyorum. Kendimce bazı aksiyonlar
düşünüyorum. Ancak emin olun insanı en çok düşündüren şey, her zaman başka
insanlar ile ilgili sorumluluklar. O yüzden çiçeği burnunda bir iş veren olarak
ailesi olanları da çok iyi anlıyorum.
Evet gelelim ibana, yani geleyim ana vatanıma! Birçok ülke
vatandaşına destek olmak için oldukça büyük kaynaklar ayırdı. Tüm devlet
liderleri halklarına siz sağlığınızı düşünün ve tedbirlerinizi alın gerisini
biz halledeceğiz minvalinde mesajlar verdi. Gel gelelim Türkiye’de devlet
erkanı yaklaşık beş saatlik bir toplantı sonrasında vatandaşlarına bir iban
numarası verdi ve pamuk eller cebe mesajı gönderdi. Öyle tahmin ediyorum ki beş
saatlik toplantının 4.5 saati oldukça yaratıcı olan #bizbizeyeteriz kampanya
ismini bulmak için kullanıldı. Daha önce verilen kolonya vaatleri unutuldu. Tabi
yaratıcı halkımız boş durur mu ağlanacak halimize güleriz kahkahayla düsturunca
ve yine oldukça yaratıcı #zırnıkyok hashtag i ile sosyal medyada yer yerinden
oynadı. Tabi bir sürü komiklik ve şaka sonrası halk yine büyük sorunlarıyla baş
başa kaldı.
Resmi pandemi ilamının henüz ikinci haftasında ve hayatın
diğer ülkelere nazaran devam ettiği bir noktada bağıştan başka bir çözüm
üretilememiş olmasını ciddi anlamda yadırgadım. Çünkü daha birkaç gün öncesinde
100 milyar TL ye mal olacağı söylenen Kanal İstanbul ihalesi yangından mal
kaçırır gibi maskeler eşliğinde yapılmıştı. Sonra halkın gazını almak için
bakan görevden almalar ve hep aynı klasik hikayenin bir versiyonunu esefle
izledik. Halkın büyük çoğunluğunun istemediği bir proje oldukça büyük bir
bütçeyle bir pandeminin ortasında bile neden iptal edilmez? Burada sözü Orwell’a
bırakıyorum: Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir.
Devlet büyüklerimizin attığı ilk kazık değil bu. 17 yıldır öyle
çok kazık yedik ki millet olarak pandemiye olmasa da aldatılmaya, yarı yolda
bırakılmaya oldukça bağışığız. Ve günün sonunda şartlar ne olur bilinmez ama
bunu da atlatacağız. Tabi kendi gayretimizle ve dayanışmamızla! Ve öyle
gözüküyor ki iman sahipleri bir süre daha ibanımızı gevretmeye devam edecekler!